banner280

Toplumda her geçen gün biraz daha artan geçim sıkıntısı, kontrolsüz harcamalar ve aşırı borçlanma, kaçınılmaz olarak beraberinde ruhsal bunalımları ve intiharları getirmektedir. Daha sık duymaya başladığımız "iş yerinde intihar" olaylarını İş ve Sosyal Güvenlik Mevzuatı nasıl görüyor? Bir bakalım.

İş kazasından sayılan haller 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 13.maddesinde şu şekilde sıralanmıştır:

a) Sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay.

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda da iş yeri, "Mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile çalışanın birlikte örgütlendiği, işverenin iş yerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen iş yerine bağlı yerler ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim yerleri ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçları da içeren organizasyonu, " şeklinde tanımlanmıştır.

Aynı Kanunda iş kazasının tanımı da "İş yerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen özre uğratan olay" şeklinde yapılarak 5510 sayılı Kanunda yapılan iş kazası kapsamı genişletilmiştir.

Son düzenleme 6331 Sayılı Kanunla yapıldığına göre iş yerinde meydana gelen bir olayın iş kazası olup olmadığını belirlerken bu tanımın içeriğine bakmak daha doğru olacaktır.

Tanımda "iş yerinde" veya "işin yürütümü nedeniyle" denildiğine göre, iş yerinde meydana gelen her hangi bir zarar doğurucu olayın iş kazasından sayılacağı öngörülmüştür.

O halde bir çalışanın iş yerinde intihar etmesi bir iş kazası sayılır mı?

5510 sayılı Kanuna göre iş kazası kapsamı yalnızca sigortalı çalışan kişiyi kapsadığı halde, 6331 Sayılı Kanunda ise iş kazasına maruz kalan kişinin çalışan olma şartı aranmamıştır. Kazaya uğrayan kişinin iş yerinde bulunması yeterli görülmüştür.

Ancak konuyu çok dağıtmamak açısından şimdilik sadece çalışan birinin intihar olayını ele alalım.

Genel olarak yargı kararlarına baktığımızda, iş yerinde gerçekleşen intiharın bir iş kazası sayıldığı kesinlik kazanmış durumdadır. Ancak olayın iş kazası sayılması, sorumluluğun işverende olduğu anlamına da gelmemektedir. Burada işverenin sorumlu olup olmaması, iş yerinde iş sağlığı ve güvenliği yönünden alması gereken tedbirleri alıp almadığına göre değişebilir. Yani intihar olayı ile iş yerindeki şartlar, (çalışma düzeni, mobbing, stres, ağır iş yükü, ekonomik yetersizlik, sosyal imkansızlıklarv.b.) arasında bir nedensellik bağının olup olmadığı konusu belirleyici olacaktır.

Kuşkusuz böyle bir durumun tespiti de bir uzman incelemesi gerektirecektir. Ancak iş yerinde intiharın bir iş kazası olduğu ve sigortalılık açısından doğurduğu hakların diğer iş kazası şekillerinden farklı olamadığı açıktır.

Bu durum, iş yerinde geçirilen kalp krizi sonucu ölüm veya kalıcı sakatlanma durumları için de geçerlidir. Zira intihara neden olan şartların birçoğu kişinin yaş ve sağlık durumuna göre kalp krizine de neden olabilmektedir.

Yukarıda verdiğimiz örnekler ve değindiğimiz yargı kararları genellikle bir iş yerinde sigortalı olarak çalışanları kapsıyor ise de, 6331 sayılı Kanunda genişletilen iş kazası tanımının sigortalı olmayan ancak bir iş yerinde herhangi bir nedenle bulunduğu sırada kazaya uğrayan kişiler yönünden nasıl sonuçlar doğuracağı ise belirsiz bir alan.

İş yerinde intihar olayının iş kazası sayıldığına dair bir Yargıtay Kararı şöyledir:

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, 5.7.2004 T., 2004/4465 E., 2004/6425 K.
‘… Dava, Kurum sigortalısı F.K. ‘nın iş yerinde çalışırken bunalıma girerek mesai saati bitimine yakın işini bırakarak iş yerinin çatı katında ikametine tahsis edilen işçi yatakhanesinde kendisini asmak suretiyle gerçekleşen böylece iş kazası olduğu iddia edilen sigorta olayından kaynaklanmaktadır. … O nedenle işverenin sorumluluğu altında çalıştırdığı sigortalının güvenliği beden ve ruh sağlığı için gerekli tedbirleri almak yükümü var ise de bu hal her zaman için zorunlu değildir. Belirtelim ki böyle bir ilgi ve ilişki söz konusu olmadığı hal ve durumlardan birinde dahi meydana gelen bir olayın da iş kazası sayılması mümkündür. Söz gelimi intihar eylemi eğer iş yerinde gerçekleşmiş ise, olayın salt iş yerinde meydana gelmesi durumunda bile, intihar eden sigortalının gördüğü işle ilgili ve işverenin kusurundan kaynaklanmamış olmasına rağmen 506 sayılı yasanın 110 maddesi açıklığı gereği olay yine de iş kazasıdır. Ancak bu durumda olaylarla iş ve işveren arasında nedensellik bağı bulunamayacağı için işveren ve onun halefi olanlar Kuruma karşı sorumlu tutulamaz …

Görüldüğü gibi iş yerinde intihar olayının bir iş kazası sayıldığı açıktır. Böyle bir durumda "işverenin sorumlu olmaması için ne gibi tedbirler alması gerekir" diye bir soru gelir insanın aklına.

Öncelikle işverenin bu türden durumlarla karşı karşıya kalmaması için, kiminle çalıştığını iyi bilmesi gerekir. İşe aldığı kişileri psiko-sosyal yönden de tanıması, sonradan ortaya çıkan sorunlarından haberdar olmaya çalışması ve iyi bir insan kaynakları departmanına sahip olması gerekir. 

İkincisi, iş yerindeki iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini önemsemesi ve tüm önlemleri eksiksiz yerine getirmesi gerekir. Önlem aldırırken psiko-sosyal etmenleri göz ardı etmemesi gerekir. Yani iş yerinde dedikodunun, grup baskısının, iftira-karalama kampanyaların olmaması için de bir şeyler yapması gerekir. Yakınlarını yeni kaybetmiş, boşanmış, ailesi dağılmış, icralık olmuş, kumara ve madde bağımlılığına bulaşmış çalışanlarından haberdar olması gerekir. 

Kısacası çalışanlar robot olmadığı sürece işin sağlığı, çalışanın sağlığından geçer. Sağlığı bir bütün olarak görmek lazım. Yalnızca fiziki önlemleri almak yeterli olmayacaktır. 

Unutulmamalıdır ki, çok sağlıklı bir bedeni dahi anlık "bir düşünce" ölüme sürükleyebilecek potansiyele sahiptir.

Kalın sağlıcakla...

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263