Kat karşılığı daireler yapıp satmak isteyen bir müteahhit daha işi projelendiremeden yakın çevresine “ Şehir merkezinde bir yerde arsa bulun, merkezi bir yerde yapacağımız projedeki daireleri daha çabuk satar, daha fazla para kazanırız” şeklinde talimat verir.

İşyeri açıp elindeki ürünleri tüketici ile buluşturmanın hesabını yapan iş insanları da ilk şart olarak “ Merkezde bir işyeri bulalım, tüketicinin her an önünden yanından geçeceği merkezi bir yerde 7/24 satış yapabiliriz” diye düşünür.

9-10 metrekareli bir alanda tost-ayran satan bir müteşebbis “aman merkezde bir yer bulalım yer küçük olsun gelip geçene ayaküstü tost-ayran satsak dünyanın parasını kazanırız” şeklinde değerlendirme yapar.

Yukarıda verdiğimiz örneklere yüzlercesi eklenebilir lakin genel anlayış merkeze yaklaşan, merkezde iş yapan, merkezi hedef alarak partileşen her siyasi oluşumun kendisini iyi anlatabilen bir lider ile başarısız olma şansı yoktur, yeter ki halka kendisinin merkezde olduğuna inandırsın.

1950 yılında yapılan seçime Merkez partisi olma iddiası ile “Yeter-söz milletin” sloganıyla katılan Adnan Menderes başkanlığında ki Demokrat parti bu sayede 10  yıl iktidarda kalmayı başardı.

Adnan Menderes sonrası Türk siyasetine Adalet Partisi ile giren hep merkezde olduğu iddiası ile hareket ederek “Altı  kere gittim-Yedi kere geldim” diyen Süleyman Demirel rahmetli olduğu güne kadar hep merkezde olarak bu ülkeye hizmet etti.

12 Eylül 1980 ihtilali sonrası demokrasiye geçişte “Dört eğilimin partisi” olarak Turgut Özal başkanlığında kurulan ve “Merkezin yeni partisi olarak” hayat bulan ANAP’ta uzun yıllar iktidarda kalmayı başarmış bir siyasi organizasyon olarak tarihteki yerini aldı.

03 Kasım 2002 tarihinde yapılan seçimden çok kısa bir zaman önce Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında kurulan AK Parti hepimizin bildiği gibi tam bir merkez partisi ama ondan da önemlisi geniş bir koalisyon olarak siyasete “merhaba” dedi.

02 Kasım 2002 tarihindeki seçime bünyesinde vitrine ANAP’tan, DYP’den, MHP’den hatta CHP’den bilinen isimleri koyarak giren AK Parti bu yapısı ile “Merkez Partisi” görüntüsü verdiği için seçmen tarafından “herkesin kendisini bulduğu” bir siyasi oluşum olarak kabul gördü, çok uzun yıllar iktidarda kalmayı başardı.

Bizim seçmenimiz İdeoloji partilerini “Mahallenin kabadayısı” olarak görür, çok sever, saygı duyar ancak çok sevdiği mahalle kabadayısı o mahalleden bir ailenin kızına evlenmek amacı ile talip olduğunda “ Bu kabadayı iyi çocuk ancak yarın bir kavga olur ya kabadayı birisini vurur cezaevine girer, yada birisi kabadayıyı vurur toprağın altına gönderir, en iyisi biz kızımızı  kabadayıya değil fazla etliye sütlüye karışmayan birisine verelim ki evlilik rahat gitsin” şeklinde değerlendirir.

Bu anlayış dolayısı ile seçmen çok sevse de ideoloji partilerini asla tek başına iktidara getirmez, onlara değer verir, ancak oyunu götürür kendisini daha fazla merkeze çekmiş ve bünyesinde her dünya görüşüne mensup siyasetçileri barındıran “Merkez partileri” lehine kullanır.

03 Kasım 2002 öncesi tam bir “Merkezi koalisyon” olarak tanımlayan AK Partide bugün artık herkesin gördüğü erime bu partinin kendisini var eden merkez partisi olma noktasından alıp bir ideoloji partisi noktasına çekmesinden kaynaklı bir hadisedir.

Biz 7/24 sahada olan bir gazeteciyiz belli bir süredir müşahede ettiğimiz gibi dün Demokrat Partinin, Adalet Partisinin, ANAP’ın, AK Partinin oturduğu merkezi platforma demir atmaya yakın en büyük siyasi organizasyon Meral  Akşener’in genel başkanlığındaki İYİ Partidir.

Her ne kadar gözlerden kaçırılmaya çalışışa da bugün Edirne’den, Kars’a kadar olan sınırlarımız içerisindeki alanda seçmen ile kucaklaşan ve bu kucaklaşma anında tepki görmeyen tek siyasi oluşum İYİ Partidir, Aylardır partinin genel başkanı Meral Akşener bir taraftan partinin genel başkan yardımcıları ve genel idare kurulu üyelerinin başkanlığında oluşturulan heyetler Türkiye’nin dört bir yanına dağılıyor, halkın sorunlarını tespit ediyor ve her hafta yapılan grup toplantısı sırasında sorunları bire bir yaşayan bir vatandaş halkın sözcüsü gibi TBMM’de yaşanan sıkıntıları ve o sıkıntıların çözüm önerilerini sıralıyor.

Bilindiği gibi Meral Akşener rahmetli abisi Nihat Gürer’in 12  Eylül öncesi MHP Kocaeli İl başkanı olması ile biliniyor ancak aynı Meral Akşener’in DYP milletvekili olmasından sonra 28 Şubat sürecinde “Efsane İçişleri bakanı” olarak bütün Türkiye’nin takdirini kazanmış merkez sağdaki bir siyasetçi.

Bugün İYİ Partinin kadrolarına bakıldığında toplumun her kesiminden siyasetçilerin olduğu kolaylıkla görülecektir, bütün toplumu kucaklayan herksin kendisini bulacağı bir siyasal topluluk ile birlikte çok zor şartlarda yola çıkan ve tüm engellemeler rağmen artık tüm kadroları oturmuş bir siyasi parti görünümünde bulunan Meral Akşaner’in İYİ Partisini de kendisinden önceki tüm siyasal oluşumları iktidara taşıyan “Merkez Partisi” fotoğrafı tüm seçmen kitlesi tarafından kabul görüyor.

Bizim anlatmaya çalıştığımız bu siyasi fotoğrafa inanmayanlar ellerine kalem kağıt alsınlar Türkiye’nin çok partili hayata geçmesinden itibaren var olan merkez partilerini bir tarafa ideoloji partilerini de diğer tarafa yazsınlar sonra da tüm seçim sonuçlarını ve kurulan hükümetleri bir bir sıralasınlar.

Tarih tekerrürden ibarettir.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263