24 Nisan tarihinde yapılacak olan Erken Genel seçim ile ilgili takvim başladı, İki gündür Edirne’den, Kars’a var olan bütün yerleşim merkezlerinde yaşayan kim varsa aşağı yukarı nüfusun yüzde otuzbeşine yakın bir kısmı Türkiye’ye hizmet etmek, Türk milletinin yaşam standartlarını daha yukarılar yükseltmek adına “Bende partimin bir neferi olarak milletvekili aday adayıyım” diyerek sahaya inmiş durumdalar.

Geçen dönemlere göre 24 Nisan tarihinde yapılacak seçime katılacak partilerin daha az olmasına rağmen yurdum kendisine yakın gördüğü siyasi partiden aday adayı olmak, dosyası kabul gördüğü takdirde de seçilebilecek bir sıraya konumlanabilmek adına görüşmelere başladılar bile.

Böylesi zamanlarda diken üzerinde bulunan Parti yöneticileri bir taraftan tabandan kendilerine gelen “aday olabilmem için bana yardımcı ol” taleplerini savuşturmak bir taraftan da kendilerinin seçilebilecek seçim merkezlerinde liste başı olabilmek adına başladıkları “mekik diplomasisini” bugünlerde en üst noktaya doğru çıkarmaya çalışıyorlar.

Seçimlerde normal olan seçime katılma hakkını kazanmış siyasi partilerin kendilerine adalık için başvuru yapanları önce parti içerisinde yarıştırmak olabiliyorsa üyeler ile olamıyorsa üyeler tarafından seçilmiş delegasyonun karşısına çıkartıp “Hadi bakalım hepiniz ben tabandan geliyorum diyorsunuz öyle ise tabanı ikna edin iyi bir sıralamaya oturun bizi de yormayın” şeklindeki sandık seçimidir.

Ancak böyle bir aday belirleme hemen hemen bütün partilerin programında olsa bile son dönemlerde CHP’den başka seçim öncesi sandık koyan başka bir siyasi parti kalmadı, bunun yerine partiler temayül-Genel merkez yoklaması şeklindeki yolları deniyorlardı.

Erken seçim kararı alınmasından sonra partilerin hiçbir şekilde önlerinde adaylarını sandık yolu ile yada başka bir metod ile belirleme şansları kalmadığından gönül verdiği partisinden milletvekili seçilip TBMM’ye gitme gibi bir düşünesi olanların kaderi de şu Parti genel başkanları ile genel başkanların yakın çevresinin merhametine kalmış durumdadır.

Aday belirleme süreci böyle olunca aday olmak isteyen partililerde önce partinin Genel başkanına, Genel başkana ulaşamayınca ulaşabildikleri Genel başkan yardımcılarına,onlarda olmadığı takdirde herhangi bir MYK üyesine ulaşmanın yollarını aramaya başlarlar ama bilmezler ki bu toz duman arasında herkes kendi canının derdine düşmüştür.

Önümüzdeki birkaç gün içerisinde cadde ve sokaklar aday adaylarından geçilmeyecektir, En sağdan en sola kadar olan siyasi partilerin herhangi birisine “Milletvekili adaylığı dosyasını” vermeyi başarabilmiş kim varsa o an itibaren kendisini milletvekili olarak görmeye başlıyor.

Geçmiş dönemlerde 550 olan milletvekili sayısı bu seçimde 600 oldu, var olan bu 600 sayısından birisi olmak adına bu saatten sonra Ankara’nın yollarını aşındıran, otel lobilerinde sabahlayan, Partisinin Genel başkanı ile en azından bir kare fotoğraf çektirebilmek adına verilen uğraşlar biz bildik bileli var.

Türkiye demokrasi adına oldukça önemli mesafeler alabilecekken maalesef iktidarda bulunanların bu iktidarlarını birkaç dönem daha devam ettirebilmek adına var olan seçim sistemini sürekli kendilerine doğru getirmek istemelerinden dolayı fırsatları da kaçırıp duruyor.

Türkiye’nin kaderinde söz sahibi olacak 600 milletvekilinin sadece ve sadece parti genel başkanları tarafından belirlenmeleri başından beri yadırganan bir süreç ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi siyasi partiler tabana yayılmak yerine kendilerini her geçen gün tabandan biraz daha yukarılara çektiklerinden olsa gerek siyaset yapmakta sadece belli bir çevrenin güdümünde kaldı.

Şu sıralar partilerin aday olabilmek için genel merkezlerin istedikleri adaylık ücretini eşinden dostundan borç alanlarımı dersiniz, Kılık kıyafetini düzeltmek adına gerekli kıyafetleri alabilmek adına bankadan kredi çekenlerimi istersiniz, Kendilerine “Sen kesin vekilsin” diye gaz veren çevresindekilerin yemek paralarını ödeyemeyip lokantalara borç takanımı dersiniz..şeklinde yüzlerce örneği hep bu süreçte göreceğiz.

Bu kadar kısa bir zaman dilimine sığdırılmaya çalışılan aday belirleme sürecinden sağlıklı bir sonucun çıkmasını beklemek elbette ki saflık olacaktır, Bu yüzden milletvekilliği için heveslenenlerin önce Parti Genel başkanlarının etraflarındaki yapılaşmayı daha da açık bir ifade ile kuşatmayı çok iyi görüp kararlarını bu görüntüye göre vermeleri gerekiyor.

İnsanoğlunun dünya var olalı beri yönetmek gibi bir iddiasının olduğu bu noktalara gelebilmek adına da hiç kimseler acımadığı yıllar içerisinde çok net bir şekilde görüldüğünden var olan bu acımasızlığın bundan sonra devam edeceği aşikar, bu yüzden aday adayı olanların başkalarından fedakarlık beklemelerinin de son derece saçma bir görüş olduğuna inanıyoruz.

Yıllar yılı hemen her seçimde aday olan ancak bir türlü TBMM’ye gitmeyi başaramayan birisi olarak, aday adaylarının bu umutsuz çırpınışlarını görünce inanın çok üzülüyoruz, daha fazla güce, daha fazla paraya ulaşmayı isteyenlerin bu talebine elbette ki saygı duyuyoruz ancak bulundukları yerleşim merkezlerinden kendilerine çok yakın görünen Başkent Ankara’nın böylesi seçim dönemlerinde uzaklığının sanki yüz binlerce kilometre mesafeye çıktığını da asla unutmamak gerektiğine inanmıyoruz.

Yinede “Umut fakirin ekmeği, ya tutarsa” diye yola çıkan aday adaylarına başarılar diliyoruz, İnşallah her şey düşündükleri gibi gönüllerine göre olur.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263