banner281

Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın oğlu Yavuz Yılmaz’ın İstanbul/Beykoz konaklarında ölü olarak bulunması gözlerin bir kez daha siyasetçilerin çocuklarına yönelmesine vesile oldu.

Yavuz Yılmaz’ın evinde ölü bulunması sonrasında muhtemelen uzun yıllardır siyasetin içerisinde bulunan Milletvekillerinin, Bakanların, Belediye başkanlarının kendi kendilerine “bizim çocuklarımız ne yapıyor, siyaset dolayısı ile aylarca eve uğrayamadığımız zamanlar oluyor, Baba sevgisinden mahrum olarak büyüyen çocuğumuzun psikolojik sorunları varmıdır.?” şeklindeki sorulara cevap aradıklarını çok iyi biliyoruz.

Türk şiirinin en büyük ustalarından Can Yücel’in babası dönemin önemli siyasetçilerden, Milli Eğitim bakanlığı da yapmış Hasan Ali Yücel’dir, Maarif müfettişiyken babasının yoğun işleri nedeniyle evde sık bulunamaması ve kendisine yeteri kadar vakit ayıramaması küçük Can’ı bir hayli üzmektedir o da babasını görsün diye sık sık yalancıktan hastalanmaktadır.

Can Yücel’in babası Hasan Ali Yücel için yazdığı “Ben Hayatta en çok babamı sevdim Sevinçten uçardım hasta oldum mu /40'ı geçerse ateş, çağrırlar İstanbul'a /Bir helalleşmek ister elbet, diğ'mi, oğluyla/Tifoyken başardım bu aşk oyununu /Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu/En son teftişine çıkana değin /Koştururken ardından o uçmaktaki devin /Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için /Açıldı nefesim, fikrim, canevim /Hayatta ben en çok babamı sevdim..” dizelerini okuduğumuzda aklımıza hep “hayatta oldukları halde babasız büyümek zorunda kalan” siyasetçi çocukları gelir.

Siyasetçinin yaş ortalaması 40 ila 50 arasında ise çocukları henüz öğrencilik dönemindedir, bu yaşlardaki çocuklar kendilerini okula babalarının götürmesini, okuldan babalarının almalarını, okuldan arta kalan zamanlarda da babalarının nerede ise tüm mesaisini kendilerine ayırmasını isterler.

Daha ileri yaşlardaki Siyasetçilerin eğitimlerini tamamlamış askerlik görevini tamamlamış ve iş hayatına atılma çağındaki çocuklarını ise daha büyük sıkıntılar beklemektedir, düşünün uzun yıllardır TBMM’de milletvekilliği ve bakanlık yapan, yada 2-3 dönem büyükşehir-il yada ilçe belediye başkanlığı görevinde bulunan siyasetçinin çocuklarının durumunu.

Bu noktadaki siyasetçilerin çocuklarının etrafını babalarının makamları dolayısı ile yüzlerce menfaatperest sözde arkadaş saracaktır, Siyaset noktalarındaki babalara kavuşmak için en etkili ve en kestirme yol olan siyasetçi çocuklarına yaptırılmak istenilen “Devlet işleri” dolayısı ile çocuklarda bir anda “güç sarhoşu” durumuna gelebiliyorlar.

Dikkat edin çocuğu olmayan siyasetçilerin başı çocuğu olan siyasetçilere göre daha az ağrıyor, daha 30’lu yaşlara bile gelmeden, babalarının makamları dolayısı ile kendilerini ultra lüks bir hayatın içerisinde bulan bu çocukların dengeleri de bir anda ister istemez değişiyor.

Normal bir Türk gencinin iş bulabilmek ve para kazanabilmek adına verdikleri mücadelelerden tamamen habersiz kalan siyasetçi çocukları kendisine sunulan pek çok imkanın neden geldiği ile ilgili de fazla kafa yormadıklarından iş belli zamanlarda iyiden iyiye çığırından çıkıyor.

Siyasetçilerin çocukları eğer babaları belediye başkanı ise kendilerine dost gibi görünen arkadaşlarının imar değişikliği taleplerini, Belediye bünyelerindeki ihale taleplerini yerine getirmek adına çaba göstermeye başladıklarında ya babalarından tepki görerek hayata küsüyorlar yada babalarının yol vermesi ile daha büyük bataklıklara saplanmaktan kurtulamıyorlar.

Biz nerede ise 30 yıldır gazetecilik yapıyoruz, mesleğimiz dolayısı ile zamanımızın büyük bir bölümü de siyasetçilerle birlikte geçiyor, siyasetçilerin yaptıkları yada yapamadıkları ile ilgilenirken perde arkasında siyaset dolayısı ile babasız büyümek zorunda kalan çocukların geçirdikleri travmaya pek çok kez şahit olduğumuzu hatırlıyoruz.

Siyasetçilerin kendilerini devlet işlerine bir noktada tamamen kaptırmaları sonucu çocukları gözlerinin önünde kendilerine yabancı birer “makine” olarak büyüyor, günlerce-aylarca evine gelemeyen siyasetçi bu durumu yıllar sonrasında fark ettiğinde ise iş işten maalesef geçmiş oluyor.

Babaları ile kahvaltı yapan, ellerinden tuttuğu babaları ile okula giden çocuklar ne kadar mutlu ise babası hayatta olduğu halde onları göremeyen hayatını yalnız yaşamak zorunda kalan, yalnız genç olan çocuklar bir an geliyor isteyerek yada istemeyerek ya kendilerine yada etraflarına telafisi bir ömür giderilemeyen hasarlar verebiliyorlar.

Siyasetçiler çocuklarına daha sıkı sarılsınlar, onlara daha fazla zaman ayırsınlar zira bunu yapmadıklarına çocukların kendilerine bıraktıkları bedelin faturası çok ama çok ağır oluyor.,

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263