Geçtiğimiz aylarda bir eğitim kurumunun öğrencilleri için düzenlediği “Başarı ve motivasyon” başlıklı bir seminere bizde katılmıştık, bizimle birlikte eğitim kurumunun kendisine göre başarılı gördüğü kişilerden oluşan ekip kendi hayatlarını anlatan söyleşilerini yaparken sözünü tamamlayan belediye başkanına bir öğrencinin “Başkanlık döneminde en zorlandığınız şey nedir” sorusuna “Çocuklarımı göremiyorum ev halkına yeteri kadar zaman ayıramıyorum, küçük oğlum baba bize ne zaman vakit ayıracaksın sorusunu bıkıp usanmadan tekrarlayıp duruyor” cevabını verdiğini hatırlıyoruz.

Belediye başkanı bu açıklamayı yapınca aklımıza iki dönem milletvekili olduktan sonra ikinci dönem vekilliği kazanamayan bir arkadaşımızın anlattıklarını hatırladık,

Milletvekilliğini kazanamayan arkadaşımız sonuçlar açıklandıktan sonra eve gelir, “çocuklarına anneniz nerede..?” sorusunu yöneltir, Çocuklar “Baba annemiz namaz kılıyor” cevabını verirler, seçimi kaybeden siyasetçi saatine bakar “ yahu bu hangi namaz ikindi geçti, akşam namazına çok var” diye düşünürken biraz sonra hanımı namazı bitirir gelir.


Siyasetçi “Hanım hayrola bu hangi namaz..?” diye sorar, eşi “Şükür namazı kıldım” cevabını verir.

Seçim kaybetmiş siyasetçi “ne oldu galiba hepimizi sevince boğacak bir hadise meydana geldi ki şükür edip, şükür namazı kıldın..?” deyince  hanımı “ Sen milletvekili olduktan sonra vatandaşın işine koşturmaktan 3 çocuğumuz yıllardır babalarını görmedi, yetim hayatı sürdüler, bende bir gün sen milletvekilliğini kaybedersen Allahım sen bir daha kocama milletvekilliğini gösterme diye dua ettim, dualarım tuttu sen milletvekilliğini kaybettim, bende bunun için şükür namazı kıldım, artık ailene daha fazla zaman ayıracaksın  bundan daha güzel ne olabilir” şeklinde siyasetçiyi şok eden cevabı verir.

Etrafınızdaki siyasetçilere bir bakın belediye başkanından, Milletvekillerine, İl genel meclis üyelerinden, belediye meclis üyelerine kadar herkes “öldüm bittim, mahvoldum, bu siyaset beni bitirdi” diye feveran eden çok sayıda insan göreceksiniz.


Ancak bu kadar feveran eden siyasetçiye “Yahu kardeşim insan eza-cefa gördüğü bir işi niye yapsın, hemen yaz bir istifa dilekçesi sende kurtul çocukların akrabalarında kurtulsun, sen mazoşistmisin “diye sorduğunuzda da hemen bulunduğu yeri terk eder.

İşte burada devreye siyasetin o büyülü atmosferi giriyor,

Siyaset ne kadar zor olursa olsun, siyasetçi bırakın günleri aylarca evine gidemesin, kesinlikle siyaseti bırakamaz, bu işten vazgeçemez.

Dolayısı ile siyasetçilerin “Öldüm, bittim” şeklindeki açıklamalarını da “kubbede hoş bir seda” olarak değerlendirmekten başka bir şey yoktur,

Biz öyle insanlar tanırız ki hayatları milletvekilliği, belediye başkanlığı yapmakla geçiyor, bir bakıyorsunuz 25 yaşında işe başladığı kurumdan 30-35 yıl sonra emekli olmayı başarabimiş bir bürokrat gibi bu insanlarda milletvekilliğinden, belediye başkanlığından emekli olmuşlar.


Dolayısı ile siyasetçide her türlü sıkıntıya rağmen durumundan memnundur,

Siyasetçinin bu durumunu çok yakından bilen seçmende memnundur,

Bu yüzden siz bakmayın siyasetçinin “yandım, bitim-kül oldum” şeklindeki yakınmalarına,

Siyasetçinin bu durumdaki davranışı baba evinden çıkan gelin adayının “hem giderim-hem ağlarım” fantezisinden başka hiçbir şey değildir.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263