banner280

Değerli Dostlarım,

Ülkemiz hızla seçim sathı mailine girdi ve inşallah 24 Haziranda yapılacak seçimle de Türkiye yeni bir sisteme fiilen kavuşmuş olacak. Bu süreç içerisinde siyasi partiler ve adaylar, imkan ve kabiliyetleri ölçüsünde, kampanyalarını sürdürüyorlar. Kim kazanırsa kazansın, memleketimiz ve insanımız için inşallah en hayırlı sonucun ortaya çıkmasını diliyorum.

Siyaset, ilginç bir ilim dalı. Bir sosyal bilim olması hasebiyle, fen bilimlerinden farklı özelliklere sahip olması da doğaldır. Ancak siyaset, sosyal bilimler arasında da kendine has ilginç özelliklere sahiptir. Teorisi ile pratiği arasında, siyaset ilminde olduğu kadar uçurum bulunan bir başka ilim dalı sanırım yoktur. Mesela, siyasette hiçbir zaman iki kere iki dört etmez ve siyasette yirmidört saat çok uzun bir zamandır.

Dostlarım,

İçinde bulunduğumuz seçim kampanyası döneminde de, daha önceki seçim dönemlerinde olduğu gibi, ilginç söylemler, eylemler ve kişilere şahit oluyoruz. Hiç umulmadık isimleri milletvekili aday adayı olarak görmek insanı şaşırtıyor. En muhafazakar bildiğimiz partilerden solcu ya da aşırı milliyetçi söylemler duyuyoruz. Gene, en solcu ve sosyalist liderlerin, muhafazakarlara taş çıkartan söylem ve davranışlar ortaya koymaları artık sıradan hale geldi.

Bazılarının takiyye dedikleri bu davranışlar ve sözler, aslında takiyye değil, kelimenin tam anlamıyla "katakulli" diye tabir edilen söz ve davranışlardır. Buna ilişkin örneklere geçmeden önce bu iki kelimenin manaları konusunda kısaca bilgi vermek istiyorum;

Kelime anlamı örten, koruyan demek olan takiyye, Kur'an'daki Nahl Suresinin 106 ncı ayetine dayanarak, Müslümanın zorlayıcı nedenlerle inancını inkar edebilmesi veya gizleyebilmesi anlamına gelir.

Daha çok Şia mensubu Müslümanlara atfedilen takıyye, ancak zaruret hallerinde ve şartları bulunduğunda caiz görülmüştür. Ortada bir zorlama olmadan, başka düşüncede olanları ikna etmek, uyarmak için başvurulan kandırıcı hareketler ise takiyye değil hile sayılır. Ne yazık ki, maalesef bu gibi haller de takiyye olarak adlandırılmaktadır.

"Yapılan işle amacın farklı olması durumu ve bir tür aldatma" demek olan katakulli ise, siyasi alanda, "kitleleri yanıltma, yöneltme ve yönetme" amacıyla kullanılmaktadır.

Sevgili Okurlarım,

Şimdi size en güncel katakulli örneklerinden bazılarını anlatmak istiyorum;

Bildiğiniz üzere, çatı adayı arayışında sonuca ulaşamayan CHP,  partinin neredeyse her genel kurulunda Kemal Kılıçtaroğlu'nun rakibi olan Muharrem İnce'yi Cumhurbaşkanı adayı olarak belirledi.

Peki, isminin kamuoyuna açıklandığı gün Muharrem İnce ne yapmıştı?

Doğruca Hacı Bayram'a gidip, basın önünde Cuma Namazını eda etmişti.

Allah kabul etsin, namazında gözümüz yok, kıskanmış filan da değiliz.

Ama, ortada bir gariplik vardı; çünkü bu şahsiyet daha önce hiç böyle yapmazdı. Daha önce çok şahit olunmadığı için, düzenli olarak Cuma namazı kılıp kılmadığını bilen de yoktu. Gerçi, adaylığı açıklandıktan sonra, çokça dini ve muhafazakar söylemlerde bulunmaya başladığını görüyoruz. "Benim ailem muhafazakar, annem başörtülü, ben küçükken Kuran kursuna gittim ve çok zeki olduğum için sureleri en önce ben ezberlerdim, hatta hoca babama "bunu hafız yapalım" bile demişti" kabilinden bir sürü laflar etmeye başladı. Halbuki eskiden hiç böyle yapmazdı bu şahsiyet. Bir haller oldu Muharrem İnce'ye...

Oysaki aynı şahsiyet, 2005 yılında, Yalova'daki bir okulun din dersi öğretmeninin tatbikat amacıyla öğrencileri camiye götürmesi üzerine meclise soru önergesi vermemiş miydi? Yine aynı kişinin, bir Ramazan ayında, sahilde soğuk içkisini yudumlarken çekilen fotoğrafı gazetelere yansımamış mıydı?

Bütün bunları yanyana koyduğumuzda, Sayın İnce'nin yaptığının siyasi katakulli olduğunu söylemek yanlış olmaz.

İsterseniz bir başka örneğe geçelim;

Seçim kararı alınmasından bu güne kadar gelen sürece baktığımızda, bu seçimlerin en hızlı ve ateşli partisinin Saadet Partisi olduğunu görüyoruz.

Cumhur İttifakına karşı kurulan Millet İttifakında yer alan Saadet Partisinin genel başkanı Temel Karamollaoğlu hiç boş durmuyor, hergün bir sürü etkinliğe katılarak, Cumhur İttifakına yönelik en ağır itham ve eleştirilerde bulunuyor. Akıllara zarar bir sürü laflar ediyor.

Hızını alamayıp, terör suçundan hapiste bulunan ve terör örgütlerine en büyük desteği veren HDP'nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'a haksızlık edildiğini ve kendisinin hapisten salıverilmesi gerektiğini bile söylüyor.

Hatta o kadar ileri gidiyor ki, "inşallah en kısa zamanda çıkar ve onu da aramızda görürüz" diyebiliyor. Rahmetli Erbakan'ın kemiklerini sızlatırcasına, O'nu 28 Şubat sürecinde şırıl şırıl terleten kişilere ödül verdirtiyor,

CHP ile işbirliği yapıyor ve hain FETÖ örgütüne zerre söz edemiyor. Bütün bunların olacağını bundan 1 yıl önce bana söyleseler, söyleyen kişiye deli derdim. Bu ne müthiş değişim, akıl sır ermiyor.

Kısaca söylemek gerekirse, Saadet Partisi (Rahmetli Erbakanın bütün ilke ve söylemlerinden vazgeçip) ya katakulli yapıyor, ya da birileri tarafından fena katakulliye getirildi.

Son örneğimiz ise biz seçmenlerle ilgili;

Bilindiği üzere Sayın Akşener, üzerinde en fazla spekülasyon yapılan liderlerden biri.

Çünkü, 15 Temmuz hain darbe girişimi öncesinde sık sık "Ben Cumhurbaşkanı olacağım" diyerek meydanlarda dolaşıyor ve 15 Temmuzdan hemen önceki gün "Yarın çok güzel şeyler olacak" diyerek kehanetlerde bulunuyordu.

Hanımefendi, 15 Temmuz darbe girişimini biliyormuşçasına, hain darbecilerin kurdukları "Yurtta Sulh Konseyi"ni, daha darbe girişimi olmadan çoktan ağzında gevelemeye başlamıştı bile. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi,

ABD'nin Virginia eyaletinde yaşayan FETÖ'nün kara kutusu Emre Uslu, acil erken seçim kararından sonra şu açıklamayı yapıyordu;

“Meral Akşener’in dikmiş olduğu İyi Parti ağacı, Türkiye’nin son umududur, demokrasiyle Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkma umudu. Dolayısıyla ben bu ağaca su veririm, bu ağacın büyümesini ve filizlenmesini ve güçlenmesini isterim. Çünkü Türkiye’yi demokratik yollardan normale getirecek ve normalleştirecek son umuttur Meral Akşener’in partisi.”

Öte yandan,  hatırlanacağı üzere Sayın Akşener'in Twitter üzerinden Emre Uslu ile karşılıklı yazışmaları ortaya çıkmıştı. Bu yazışmalarda Uslu'nun, Akşener'in Cumhurbaşkanı adayı olacağını, yıllar öncesinden açıklaması dikkat çekiciydi.

Bütün bu olaylar ve bilgiler sonunda insanın aklının karışmaması mümkün mü?

Nasıl güvenilir böyle bir kişiye ve partiye bana söyler misiniz? İşte bu nedenle, seçmen olarak çok dikkatli olmak gerektiğine inanıyorum.

Aksi taktirde, yarın bizim için çok geç olabilir.

Değerli Dostlarım,

24 Haziran seçimleri ülkemiz ve bizim için çok önemli ve belki de siyasi tarihimizde bu kadar önemli hiçbir seçim yoktur.

Düşman pusuda bekliyor.

Bu seçim ülkemizin geleceği açısından ya tamam ya da devam mahiyetindedir.

Uyanık olalım ve kim olursa olsun sakın katakulliye gelmiyelim.

Esen kalın dostlarım. 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263