Geçtiğimiz hafta Ofiste çalışıyoruz, Telefonumuz çaldı, arayan işadamı dostumuz “-Yerindemisin acilen işyerinden çıkıp sana gelmem lazım” dediğinde kendisine “Buyur gel ama bu ne acele, başında bir iş mi var.?” diye sorar sormaz, “-Abi başımda bir iş yok, siyasetçilerin özellikle de milletvekillerinin ziyaretleri bitmek bilmiyor, bir milletvekili geçen ay bizim işyerinin de bulunduğu çarşıyı ziyaret etmişti, biraz önce baktım o milletvekili yine buralarda, dün başka bir milletvekili burayı ziyarete gelmişti, artık aynı şeyleri konuşmaktan her iki tarafta yoruldu, bu yüzden sana geleyim de hiç değilse sorduklarında burada yok diye yalan söylemeyelim” cevabını verdi.

Bizimle bu şekilde konuşan arkadaşımıza “- Sen yanlış yapıyorsun, neticede gelen bir misafir, bunun milletvekili yada işsiz birisi olması arasında herhangi bir ayırım yapmak yanlış olur, kim gelirse gelsin Allah misafiri deyip sohbet etmek gerekir” dediysek te arkadaşımız “-Aklın varsa başına koy sen kahveleri söyle hatta yanına birazda güzel çöreklerden koy geliyorum” dedikten sonra telefonu kapattı.

Türkiye 1950 yılından itibaren çok partili sisteme geçti geçeli hepimizin bildiği gibi en önemli kurum TBMM en etkili isimlerde TBMM çatısı altındaki milletvekilleridir, bugün itibarı ile 82 milyon vatandaşın arasından seçilmeyi başarıp TBMM’de yer bulmayı başaran milletvekilleri 24 Haziran tarihinde Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ekseninde yapılan seçime kadar Türkiye’nin en kudretli insanı olarak bilinirlerdi.

Çok uzun yıllardır herhangi bir siyasi partiye mensup bir milletvekili ile tanışabilmek o milletvekili ile bir araya gelebilmek hele hele bir milletvekili tarafından ziyaret edilebilmek her Türk insanı tarafından olağanüstü bir durumdu.

Bu işin bilincinde olan milletvekilleri de “Ben bana oy  veren seçmenler ile iyi geçineyim, onların taleplerini gücüm yettiği kadar hatta gücümün üzerinde yerine getireyim, bu arada belki partimin genel başkanı ve Başbakan’da benim bu durumumu görerek beni Bakan yapar, Başbakan yardımcısı yapar, Devlet bakanı yapar, bende siyaseten mesafe alırım”zihniyeti ile hareket ediyor istediğine de bazen kavuşabiliyor, bazen kavuşamıyordu.

Türkiye’nin 24 Haziran tarihinde yapılan seçimde Cumhurbaşkanlığı  hükümet sistemine geçmesinden itibaren TBMM’de bulunan milletvekilleri bir sabah uyandılar ki Cumhurbaşkanı Milletvekili olmayan, halkın tanımadığı pek çok işadamını Bakan olarak atamış ve bu isimler tarafından Bakanlar kurulu oluşturulmuştu.

Cumhurbaşkanı tarafından TBMM dışından atanan bakanlar seçilerek gelmediklerinden ve seçmene karşı hiçbir sorumlulukları olmadığını kısa bir süre sonra anlaşılınca vatandaşta haklı olarak “ Benden oy istemeyen bir bakan benim taleplerimi neden dinlesin ki” diye düşününce bakanların peşine koşmaktan vazgeçmek zorunda kaldı.

Aradan geçen zaman zarfında milletvekillerinin kaybettiği gücün henüz farkında olmayan seçmen yakaladığı milletvekillerine her zaman olduğu gibi “Oğluma iş-Kızıma makam- Yeğenime tayin” gibi talepler karşısında milletvekillerinden “ Vallahi kusura bakmayın artık bizim bir etkimiz ve yetkimiz kalmadı, dolayısı ile sizin bu taleplerinize cevap veremeyeceğiz” cevabını ikinci –üçüncü kez alınca “Madem yetkiniz yok o zaman bana eyvallah” diyerek vekiller ile selamı sabahı kesti.

Dikkat edin Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı  Hükümet sistemine geçmesi ile birlikte Milletvekilliğinin o büyülü havası da aylar içerisinde kayboldu gitti, Türk milletinin yılar yılı vazgeçemediği “atama ve tayinleri” yapamayan, TBMM’de “İcracılıktan, ricacılığa” düşen milletvekilleri için geriye bir tek iş kaldı o da bol bol eş dost ziyareti.

Bizim milletimiz gücü sever, gücün etrafında pervane olur, ancak var olduğunu bildiği gücün etkisinin azaldığını fark ettiği andan itibaren de kendisini orada bir dakika bile bulmak artık mümkün olmaz.

Şu an iyiden iyiye etkisizleşen milletvekilleri “ o zamanlar başlarına bu durumun geleceğini bilselerdi acaba Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş için gerekli çalışmayı yaparlarmıydı.?” sorusunun cevabı kesinlikle “Hayır” olacaktır, Ancak şartlar maalesef kendilerini bu duruma getirmiş oldu.

Türkiye aylardır Milletvekillerini kendilerine ait sosyal medya hesaplarından yayınladıkları ziyaret fotoğraflarından takip ediyor, nüfusu fazla yerleşim alanları geniş seçim merkezlerindeki milletvekilleri için durum biraz daha iyi olmasına rağmen az nüfuslu seçim merkezlerindeki milletvekilleri için bu durum tam anlamı ile bir eziyet .

Milletvekillerinin eski güçlerine dönüp dönemeyecekleri “Parlamenter sisteme dönmeliyiz” diyen partilerin atacağı adımlara göre şekillenecek, Bu süreçte atılacak yada atılamayacak adımlar milletvekillerini eski kudretli günlerine kavuşturabileceği gibi tersi durum bu günden daha kötü anları yaşamalarına vesile olacak.

Bin bir zorlukla seçilip TBMM’ye gelebilen Parlamenterlerin  “Sosyal Medya milletvekilleri” olarak anılması da Milletvekilleri içinde onları seçip Ankara’ya gönderen seçmen için de ayrı bir ızdırap kaynağı.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263