Küresel sistemin arızaları üzerinde bugüne kadar sayısız makaleler yazıldı. Küresel sermaye ve liberal ekonomi üzerine kurulu sistemin sonunun yaklaştığı ile ilgili görüşler en yüksek tondan dile getirildi. En sonunda, insan onurunu hiçe sayan, emeğin karşılığının çalındığı, büyük küresel şirketlerin dünya üzerinde kurdukları adaletsiz sistem iflas etti. Bir nevi, Donald Trump ‘ın 8 Kasım 2016 tarihinde yapılan ABD Başkanlık seçimlerinde galip gelmesi malumun ilanı oldu.

Ancak iflas eden küresel sistemin yerine nasıl bir düzen kurulacağına ilişkin ipuçları olmasına rağmen henüz ortada somut verilerden yoksunuz. Antonia Gramsci’nin deyişiyle “eskinin öldüğü, yeninin henüz doğmadığı “günlerden geçiyoruz. Dünyanın her tarafında patlak veren toplumsal kargaşalar, küresel terörün ortaya çıkardığı güvenlik endişeleri, ülkeler arasında savaş restleşmeleri, göçmen sorunları, işsizlikle birlikte artan sosyal patlamalar giderek büyüyor.

Bu anlamda, ABD Başkanı Donald Trump’ın seçim kampanyalarında kullandığı dil, vaatleri, seçildikten sonraki icraatları ne yazık ki daha iyi bir dünya da yaşayacağımıza dair bize umut vermiyor. “Amerika’yı Yeniden Büyük Bir Ülke Yapacağım “ sloganın altını, göçmen karşıtlığı, sınırları duvarlarla kapatma, yurt dışı askeri operasyonlarını destekleme, uluslararası antlaşmaları tek taraflı gözden geçirme, çevreye ve doğaya karşı sorumluluklarından kendi şirketlerini kurtarma, gümrük vergileriyle ithalatı düşürme gibi vaatleriyle doldurdu. İslam karşıtlığı ve ırkçılık kokan söylemleri, dünyanın birçok ülkesinde, bugüne kadar sesleri fazla duyulmayan ırkçı örgütlerin sesinin daha gür çıkmasına sebep oluyor.

Hollanda ve Fransa’da yapılan seçimlerde ırkçı partilerin oy oranlarının yükselmesi, göçmen karşıtlığının halk nezdinde giderek yaygınlaştığını gösteriyor. Bunun sonucu olarak şiddete meyilli örgütlerin sokaklarda boy göstermesi ve bu eylemlerin büyük bir taban bulması, tehlikenin boyutunu ortaya koyuyor.

Geçtiğimiz hafta sonu, Amerika’nın Virginia eyaletine bağlı Charlottesville şehri, ‘beyazların üstünlüğünü’ savunan ırkçı gruplar ile onları protesto etmek için sokağa inen ‘faşizm karşıtları’ arasında çıkan çatışmalara sahne oldu. Bizde bu duruma çok uygun “Arpa eken buğday biçmez “ diye çok güzel bir Atasözü var. Bulduğu her fırsatta göçmen ve İslam karşıtlığını körükleyecek söylem ve eylemlerden kaçınmayan ABD Başkanı Trump ‘ın bu şiddete varan protestolardan fazlada kaygı duyduğunu söyleyemeyiz herhalde. Kendisini başkanlığa taşıyan milliyetçi grupları konsolide tutacak eylemlere sıcak baktığı bile söylenebilir. Ne yazık ki ABD’nin dünyaya ihraç etmek istediği yeni yüzü bu.

Bu yeni yüzden, küresel sistem ile entegre olmuş bütün devletlerin, halkların etkilenmemesi mümkün değil. Göç veren ülkelerde de, göç alan ülkelerde benzer olaylardan, farklı şekillerde etkileneceği aşikâr.

Devlet otoritesinin olmadığı, can ve mal güvenliğinin sağlanmadığı bölgeler genişledikçe, terör olaylarıyla beraber göçmen sorunları da artarak devam edecektir. Buna bağlı olarak, ırkçı, faşist söylem ve eylemlerin toplumsal tabanı genişleyecektir. Bu durum daha güzel bir dünya bize vaat etmiyor.

Dileyelim yıkılan küresel sistemin yerine bir an önce adil bir düzen kurulsun. Siyaset, insanlığı ilgilendiren tüm sorunlara çözüm üretsin. Zira küresel sorunlara ortak çözüm üretmeden, yerel sorunların çözülmesi zordur. “Yağmurdan kaçarken doluya tutulmayız “ inşallah

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263