Ertesi günün yazısı için bilgisayarın başına geçen Köşe yazarlarının görevi toplumda gördüğü aksaklıkları kendine göre doğru olduğuna inandığı şekilde eleştirmek, İş başında yada yönetim erkinde bulunanların vatandaşın faydasına olan faaliyetlerini de teşvik olsun diye güzel bir üslup ile kamuoyuna aktarmaktır.

Bize kendimizi bildik bileli hemen her gün gazeteye yazı ulaştırmak gibi sorumluluk duyan birisi olarak elden gediğinde tarafsız parti taassubundan uzak bir şekilde gördüklerimizi kimseyi kırmadan dökmeden anlaşılabilir bir lisan ile yazmaya ve toplumun nabzını tutmaya çalışıyoruz.

Eski zamanlarda daha doğrusu siyasetin bu kadar dar bir çerçeveye sıkışmadığı, herkesin birbirini boğazlayacak şekilde taraf olmadığı,köşe yazarlarının kaleme aldığı fikirlerin tam anlamı ile okunduğu dönemlerde köşe yazarı yazdığından okuyucuda okuduğundan zevk alır ve süreç bu şekilde devam ederdi.

Son dönemlerde yukarıda anlatmaya çalıştığımız naiflikten eser kalmadı, Daha acı bir ifade ile gazete okuyan, fikir yazılarını takip eden, okuduğunu anlayan kitlelerde sanki yer yarılmışta içine girmiş gibi ortadan kayboldu, Herkesin elindeki İsmi “Akıllı” olan ancak akıldan eser bırakmayan Cep telefonları vesilesi ile zaten okuma alışkanlığı olmayan toplum iyiden iyiye yozlaşmaya başladı.

Bu süreçte kendisini topluma karşı sorumlu hisseden köşe yazarlarının işleri de ister istemez zorlaşmaya başladı, Normal şartlarda köşe yazarlarının görevi toplumda yanlış giden olayları eleştirmek ve siyaset yapanları uyarmaktır ancak artık siyasetçi kendisinden başka hiç kimsenin fikrine değer vermediğinden kendisi ile ilgili en ufak bir eleştiriye de asla tahammülü olmadığından “vay senmisin beni eleştiren” diye ya yayın kuruluşunun patronu arayıp “ Çabuk bu köşe yazarını gönder” tehdidinde bulunuyor yada yazarı mahkeme kapılarında sürünmeye mahkum ediyor.

Kim ne yazarsa yazsın belli bir süredir seçmen yada okuyucu gazetelerde çıkan köşe yazılarına tepkiyi gönül verdiği siyasi partinin genel başkanının atacağı adıma göre şekillendiriyor, Partilerin genel başkanlarının hoşuna gitmeyen bir yazı yüzde yüz haklı gerekçelere dayansın, Eğer o yazı Genel başkanların hoşuna gitmiyorsa anında bir yerden düğmeye basılmış gibi yazıyı yazan köşe yazarı için linç kampanyası başlatılıyor.

Biz Mahkeme salonlarından kurtulalı yaklaşık bir yıl oldu, Normal şartlarda yüzde yüz doğru kaynaklara ve kesin bilgilere dayandığı halde “Vay semisin bunu yazan” diyen siyasetçiler yüzünden nerede ise her gün mahkeme salonlarına gittiğimiz zamanları hatırlıyoruz.

Yazılarımızı okuyanlar biliyor son zamanlarda siyasetten ziyade daha çok hayata dair yazılar yazıyoruz işin garip tarafı bu yazılar dolayısı ile okuyucu kitlemizde de olağanüstü bir artış görüyoruz, Ancak bütün okuyucularımızın da hayata dair yazıları istediğini düşünmüyorduk ki önceki gün aldığımız bir mesaj bu konudaki haklılığımızı da ortaya koydu.

Yazılarımızı her gün en son noktasına kadar takip ettiğini söyleyen okuyucumuz “ Yüksel Bey kardeşim yazılarını hiç aksatmadan takip ediyorum ancak söylemem gerekir ki Köşe yazarları sadece bilgilendirme yapmaz, Aynı zamanda okuyucunun bakışlarını da derinleştirir, Köşe yazarları savunduğu ve karşı çıktığı hususları kendi değerleri ve düşünceleri ile şekillendirerek sunar. Şu anda İçinde yaşadığımız dünyayı şekillendiren güçlere ve onları etkilemenin yolarına değinmeden etkileyici köşe yazıları yazılamaz” diyerek sağ olsun bize son derece zor bir misyon yüklemeyi de ihmal etmemiş.

Öncelikle okuyucu kitlesinin her geçen gün azaldığı hatta yok olmaya doğru gittiği böylesi günlerde bu kadar duyarlı bir takipçi bulmak gerçekten bir köşe yarı için çölde vaha bulmak kadar önemlidir, Son dönemlerde bu Coğrafyada meydana gelen ve hepimizi dertlendiren olaylar karşısında Muhtemelen bizi uyaran okuyucumuzda bizim kadar hatta bizden daha fazla sorumluluk duyduğu kesin ancak var olan gerçekleri dile getiren medya mensuplarının da başına gelenler hereksin gözleri önünde cereyan ettiğinden nasıl bir yol izlenmesi gerektiği bizim içinde gerçekten muamma.

Siyasetin bu kadar kutuplaştığı bir memlekette köşe yazarlarının fikirlerine orta yerden bakan kimse kalmadı, her iki tarafta “Sayın köşe yazarı yanlışta olsa sen bizim taraf için var olan yanlışları doğru gibi yaz, öyle değerlendir” demekten asla vazgeçmiyor, Bunun dışında yazar nasıl bir görüş sergilerse sergilesin anında olmadık ithamlara maruz kalıyor olmadık iftiralara uğruyor,doğduğuna doğacağına pişman ediliyor.

Kabul etmek gerekiyor ki çok zorlu bir süreçten geçiyoruz, Bu zorlukların bütün sebebini medya mensuplarına özellikle de köşe yazarlarına yüklemek ne kadar doğru anlayabilmiş değiliz, İşte böyle puslu bir havada Köşe yazarları da ister “Doğrularımı yazacağız yoksa kişilerimi memnun edeceğiz” sorularını kendisine her zamankinden daha çok sorsa da son tahlilde gerçek olanın “Doğruları yazmak” olduğu noktasında birleşiyor.

Bizde bu zamana kadar doğruları yazmaktan asla geri durmadık, bundan sonra da durmak gibi bir niyetimiz yok.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263