banner280
Öne Çıkanlar AA 2019 6 kişi 2018 2 ölü

Medyanın Göçmenlere Bakışı, Zirvede konuşuldu

Göç ve Basının Rolü konusu Kartepe Zirvesi’nde konuşuldu.

Kartepe Zirvesinde, “Göç ve Basının Rolü” konularında özel bir panel düzenlendi. Panelde, Medyanın göçmenlere bakış acısı, medyanın göçmenleri nasıl haberleştirdiği ve yabancı medyanın göçmenlere yaklaşımı hakkında yapılan araştırmalara ilişkin bilgiler aktarıldı 

“MEDYA’DA KİŞİLERİN ETNİK KÖKENİNE VURGULAMA YAPILIYOR”

Selçuk Üniversitesi’nden Dr. Abdulkadir Gölcü: “Medyanın yaptığı etki, insanların ne hakkında düşüneceği konusunda bir etkidir. 1979 yılından bugüne bazı göç hareketlerini ele aldık. 1979,1988, 1989,1991,1999, 2011’de çeşitli göçler mevcuttur. Medyaya yansımalarını inceledik. Basın özellikle kitlesel göçlerin algılanmasında entegrasyon sürecini olumlu yönde etkileyebilir. İçerik çözümlemesi yöntemi kullanarak 3 farklı dönemin kıyasını yapmaya çalıştık. Ana akım temsil organları olarak kabul edilen gazetelerden Hürriyet ve Milliyet gazeteleri incelendi. Araştırma kapsamında 1989 (Balkan), 1991(Körfez) ve 2011’de(Suriye) göçle gelen hikayeler incelendi. Göçle ilgili haberleşmemizde ciddi sıkıntı var. Göçün siyasal ve sosyolojik etkilerini kapsamıyor. Kişilerin etnik kökenini vurgulamada bir eğilim olduğu görüldü.”

“MEDYA DOLAYLI YOLDAN GÖÇMENLERİ ÖTEKİLEŞTİRİYOR”

Gölcü: “Göç haberlerine göre tema dağılımı; savaş, yoksulluk, eğitim, insan haklarının ihlalleri, konut sorunu, güvenlik, işsizlik gibi olumsuzu haber yapma eğilimi daha fazladır. Göç edenlere karşı tutumda spesifik bir olumsuzluk söz konusu değil. Bizim coğrafi olarak göçlere bakışımızda da fark var. Batıdan gelen göçe daha olumlu yaklaşıyoruz. Göç edenlerin temsil biçiminde doğrudan olumsuz temsil olmadığı, dolaylı yollardan okuyucunun zihninde olumsuzluk inşa etme üzerine olduğunu gördük. Basında ön plana çıkarılan eğilimlerde dram çok ön plana çıkarılmıştır. Toplumsal yönlerine dair pek fazla detay verilmemiştir. Göçü gerçekleştirenlerle ilgili bir sorunumuz var. Avrupa değil de diğer yerlerden gelenleri sığınmacı olarak tanımlama eğilimindeyiz. Göç edenlere yönelik anlatı yapısının dağılımında dramatize yönü öne çıkıyor. Sonuç olarak, Türk basını göç eden kişileri nerden gelmiş olursa olsun özne olarak değil nesne olarak ele alıyor. Doğrudan ötekileştirmek değil dolaylı yollardan ötekileştirme yapıyor. Türk basınının göçe belirgin bir art niyet taşımadığı fakat sorunlu anlatı yapıları bulunduğu ortaya çıkıyor.”

MEDYANIN DİLİ GÖÇMENLERE KARŞI ÖNYARGI OLUŞTURUYOR

Sakarya Üniversitesi’nden Emine Yıldırım: “Bizim ülkemizde, Suriyeli göçmenlerin ülkeye girişlerinde sorun çıkarılmamıştır. İnsan onuruna yakışır muamelede bulunulmuştur. Televizyondaİstanbul’da göçün şimdilik durdurulduğu, nüfus yoğunluğu gözetilerek yeni Suriyelilerin kabul edilmediği haberi çıkmıştır. Ötekileştirilen Suriye imajı çizilmiştir. Yine televizyonda ‘Suriyeliler ile halk arasında gerilim arbedeye dönüştü’ haberi yapılmıştır. Bu haberde o mahallede yaşayan Suriyelilerin mahalle sakini olarak görülmediği görülmektedir. 8 Mayıs 2018te tv’de “Kocaeli’ni karıştıran taciz gerilimi” haberi de biz ve öteki haberine götürmekte, bizden olmayanın istenmediği sonucuna ulaştırmaktadır. Bu tarz haberler Suriyeli imajının küçük düşürülmesine sebebiyet verecektir. Bu haberlerde misafirperverlikten bahsedememekteyiz. Yer verilen haber başlıkları, kullanılan dil ve görseller önyargı ve ötekileştirmeyi pekiştirmektedir. Haber dilinde Suriyeli sapık, Suriyeli tacizci vb. Suriyeli kelimesinden sonra kullanılan  olumsuz kelimeler de halkı yine olumsuz yönde etkilemektedir. Bu tarz haberlerde etnik köken bilgisi verilmesine gerek var mıdır? Bu halkın tahrik olmasına sebebiyet vermektedir. Kendi suçlumuzu kendimiz oluşturmamamız açısından bu tarz önyargı oluşturan habercilik diline engel olunması gerekmektedir.”

YABANCI MEDYA’NIN GÖÇMENLERE BAKIŞI

Kocaeli Üniversitesi’nden Doç. Dr. Sedat Özel: “BBC, Sputnike’e oranla Suriyelilerin sorunları üzerine eğilirken Sputnik daha siyasi odaklıdır. Olumlu haberlerin ana temalarında, Sputnik yardımları konu alıyor. Olumsuz haberlerin temalarında, BBC ve Sputnik çocuk sorunları ve kadın temalı haberleri ön plana çıkarıyor. Çocuklar eğitim alamıyor, tacize uğruyor, çalıştırılıyor vs haberler mevcut. Haber metinlerinde Suriyeliler’in haber aktörü olarak ilişkilendirildiği kavramlar BBC umutsuzluk ve çaresizliği ön plana koyuyor hemen ardından kaçak göçmenlikten bahsediyor. Sputnik ise yardıma muhtaçlığı ve barınma sorunlarını ön plana çıkarıyor. Sputnik biraz Rusya’yı da ön plana çıkarıyor. Rusya’nın olayları çözeceğine dair gizli bir anlam ortaya koyuyor. Türkiye’nin ilişkilendirildiği kavramlarda BBC’de kaçak göçmen ve yetersiz barınma ön plana çıkıyor. Haber görselleri içeriğinde, BBC ve Sputnik ortak olarak kadın ve çocuk görsellerini aktif olarak kullanılıyor, çocuğu ön plana koyuyor. Ajans haberlerinde Suriyeli mülteciler, umutsuz, yardıma muhtaç, insani yaşam koşullarından uzak ve temel ihtiyaçlarından yoksun, ezilen azınlık olarak görülmektedir. Sputnik Türkiye’nin yetersizliğine vurgu yapıyor. İki ajans da Türkiye’nin bölgedeki siyasi çekişmelerde mülteci sorununu koz olarak kullandığını dolaylı yoldan veriyor.”

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263