Kabul etmek gerekir ki 12 Eylül 1980 ihtilali sonrası  ara verilen demokrasiye tekrar geçiş yolunda 1983 yılından 2019 yılına kadar  yapılan seçim sonrasında yerel yönetimlere her geçen  dönem verilen geniş yetkiler sayesinde belediye başkanları günlerini gün ettiler, yerel yönetimler vatandaşa daha fazla hizmet götürsün diye merkezi hükümetin gönderdiği kaynakları har vurup harman savurmaktan bir dakika bile geri durmadılar.

31 mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçim öncesi Belediyelerde kriz olduğunu ister iktidar ister muhalefet partilerine mensup belediye başkanları için çok zorlu bir sürecin başlayacağınıCumhurbaşkanı Erdoğan 28 Mart 2019 tarihinde AK Parti’nin seçim çalışmaları kapsamında Ankara Haymana’daki mitingde Türkiye’deki belediyelerin ekonomik açıdan zor durumda olduğunu “Şu anda belediyelerin çoğu batık, Bitik, Personelinin maaşını ödeyemiyor, yerel seçimler bitecek bunlar sanki Türkiye’nin ekonomisini düzeltecek, Türkiye’nin ekonomisini belediye başkanlarının düzeltme şansı var mı?” şeklindeki açıklaması ile  belediyelerin içerisinde bulunduğu ve o  andan itibaren yaşayacakları olumsuzlukları da kamuoyu ile paylaşmış oluyordu.

Türkiye 31 Mart tarihinde bir yerel seçim yaşandı, İstanbul seçimi de 23 Haziran tarihinde tekrarlandıktan sonra herkes kaderine razı olmuş bir şekilde çalışmaya başladı, Belediye başkanlarının görevi diğer başkanlardan devralmalarından sonra tüm partilere mensup başkanların nerede ise tamamı “Benden önceki belediye başkanı belediyeyi resmen batırmış, borç batağına sokmuş, Belediyenin kasasında delikli kuruş yok” diye feveran etmeye başladılar.

Böyle bir olumsuz tablo hemen her siyasi partiye mensup belediye başkanı tarafından kamuoyu ile paylaşılınca geçmiş belediye başkanlarının fütursuzca harcamalarından ve gizli-saklı ihalelerden bıkıp usanmış seçmeninde baskısı ile başta Millet ittifakını oluşturan CHP’li ve İYİ Partili belediyelerinde bu taleplere sessiz kalmamaları sonucu “Şeffaf ihaleler” hiç olmadığı kadar hayatımıza girmiş oldu.

Dikkat edilirse son aylarda Belediyelerde yapılan ihalelerin nerede ise tamamı halka açık bir şekilde yapılmaya çalışılıyor, İhale ile alınacak mamulü belediyelere vermek isteyen firmaların temsilcileri ile birlikte vatandaşta naklen yayınlanan ihalelerdeki durumu çok net bir şekilde izleyebiliyor, ihaleyi kimin ne kadar bedelle aldığını görüyor.

Hepimiz biliyoruz ki Türkiye’de siyaset artık eski usullere göre yapılmıyor, AK Partinin iktidara geldiği 2002 yılı itibarı ile geçen 17 yıllık zaman dilimi içerisinde herşey  değişti, İnsanımız değişti, yaşam tarzımız değişti, alışkanlıklarımız değişti, nerede ise dünyada her gün ortaya çıkan yeni iletişim kanalları vasıtası ile dün bizim için karanlık olan pek çok hadise bugün aleni bir şekilde görülmeye takip edilmeye başlandı.

Bu kadar değişim sonrasında hayatımızın her noktasında karşı karşıya geldiğimiz daha doğrusu doğumdan ölüme kadar beraber olmak zorunda kaldığımız yerel yönetimlerin de bu değişimden etkilenmemesi mümkün değildi, onlarda mecburen bu değişime karşı duramadılar.

Hatırlanacağı gibi 31 Mart tarihinde yapılan yerel seçim sonrası çok sayıda ilçe belediye başkanı seçimden hemen sonra görevi devraldığı belediye başkanının kendisine bıraktığı borcun öyle kısa zamanda ödenebilir yada sineye çekilebilir miktarda olmadığını anlar anlamaz, belediyenin balkonundan aşağıya sarkıtılan devasa büyüklükteki görsellerin üzerine “Belediyemizin piyasaya ve devlet kurumlarına olan borcu şu kadardır” ibaresini asınca Türkiye’nin dört bir tarafındaki yeni seçim kazanmış belediyelerde bu yolu takip etmek zorunda kaldılar.

Başta Ankara büyükşehir belediyesi olmak üzere birkaç büyük belediye “Bundan sonra ihaleler gizli kapaklı yapılmayacak, İhalelerin tamamı canlı olarak yayınlanacak, halk ödediği vergilerin çar çur edilmediğini bilecek” şeklinde bir süreci başlatınca açılan bu yoldan önce İstanbul büyükşehir belediyesi geçti sonrada tüm siyasi partilere mensup belediyeler.

İçerisinde bulunduğumuz günlerde sadece ihaleler değil, belediyelerin her ay düzenli olarak yaptıkları meclis toplantıları da canlı olarak yayınlanıyor, Şeffaf bir şekilde yapılan ihalelerde belediyelere verdiği vergilerin daha iyi kullanıldığını gören seçmen canlı olarak yayınlanan meclis toplantılarında da seçip gönderdiği belediye başkanı ve meclis üyelerinin performanslarımı da en ince detaylarına kadar öğrenme imkanı bulabiliyor.

Meclis toplantılarının ve ihalelerin canlı yayınlandığını bilen yerel siyasetçiler için artık işerini bugüne kadar olandan daha düzgün yapmak gibi bir mecburiyet ortaya çıkıyor, Göreceksiniz 31 mart tarihinde seçilen belediye yönetimleri bir yıllık hesap verme günü olan 31 mart 2020 tarihinde açıklama yaptıklarında belediyelerin bu şeffaflık dolayış ile ne kadar önemli ölçüde tasarruf yaptıkları ortaya çıkacaktır.

Seçmen artık gördüğü her olumsuz harcamayı anında kendisine ait sosyal medya hesabından yayınlıyor yada daha geniş okuyucu kitlesi bulunan yayın kuruluşlarına ulaştırabiliyor, Bu kontrol sayesinde de yöneticiler ister istemez işlerini daha dikkatli bir şekilde yapmak zorunda kalıyorlar.

Şeffaflık ilkesini sadece yerel yönetimlerden beklemek elbette çok büyük haksızlık olur, Belediyelerin başlattıkları bu şeffaf ihale yönetimi devletin bütün kurumları için bir “mecburiyet” olmalıdır, İhalelerin şeffaf olması hem işi hak edenin almasına vesile olacak, diğer taraftan da fiyatların ihaleye girenler tarafından aşağıya çekilmesi ile devletin kasasına daha fazla paranın girmesinin önü açılacaktır.

Yaşasın şeffaflık, yaşasın şeffaf ihale sistemi.!!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263