Türkiye 31 Mart tarihinde ismi yerel olan ancak tamamen genel siyasetin gölgesinde kalan bir seçim yaptı, Seçim öncesi siyasi partiler birbirlerine kavgada bile söylenmeyecek şekilde hakaret etti, herkse karşısındakini açığa düşürecek ne kadar malzeme varsa sahaya sürmekten çekinmedi, Toz duman birbirine karıştı.

Seçmen aylar süren bu kavga siyasetinin gölgesinde sandığa gitti, oyunu kullandı, gönlünden geçen aday için belediye başkanlığına , o başkanla birlikte çalışacak belediye meclis üyelerine, Büyükşehir olmayan belediyeler içinde İl genel meclis üyesi adaylarına oy verdi.

23 Haziran tarihinde tekrarlanan İstanbul seçimini bir kenara bıraktığımıza seçmen 31 Mart tarihinde yapılan seçimin akşamı sandıklar açıldığında kamuoyuna “ Biz Cumhurbaşkanlığı yada milletvekilliği için değil yerel yönetimleri belirlemek adına sandığa gidip oy verdik, 5 yıl süre ile yerel yöneticilerimize görev verdik, Şimdi seçtiğimiz siyasetçilerden beklentimiz hepimiz için daha yaşanabilir yerleşim merkezleri oluşturmaktır” mesajını verdi.

31 Mart tarihinde yapılan yerel seçimin üzerinden dört ay geçti, geçen bu dört aylık zaman dilimi içerisinde halkın seçtiği belediye başkanları beş yıl süre ile kendileri ile birlikte çalışacak kadroları belirlediler, başında bulundukları belediyelerin bütçelerine ve diğer varlıklarına baktılar ondan sonra da “bize belediye başkanlığı görevi veren seçmene taahhütlerimizi nasıl yerine getireceğiz.?” sorusuna cevap aramaya başladılar.

Kendisi ile barışık, toplumun her kesimini kucaklamanın son derece önemli olduğunu bilen belediye başkanları “Seçim bitti artık, hizmet zamanı, seçim öncesi yapılan siyasi tartışmalar artık geride kaldı, bize oy veren vermeyen tüm seçmenlere aynı mesafedeyiz “dedikten sonra o yerleşim merkezinde  bulunan siyaseten rakipleri olan partileri, STK’ları ziyaret ederek yapacakları faaliyetler ile ilgili bilgi verdiler.

Bu şekilde toplumun her kesimini kucaklayan belediye başkanları ve o başkanlar ile birlikte hareket eden partinin  ilçe başkanları olduğu gibi, “Önceliğim beni belediye başkanı seçen partimedir, onların gönlünü hoş tutayım bu bana yeter, üstüne üstlük 31 Mart tarihinde bana karşı rakip olan siyasi partiler ile biraz daha gerginlik siyaseti izlersem bununda bana siyaseten getirisi olabilir” diye düşünen belediye başkanlarının olduğunu da kabul etmemiz gerekiyor.

Bir yada birkaç seçim önce seçim alabilmek adına kullanılan sert söylemlerin artık bir fayda sağlamadığı 31 Mart tarihinde yapılan yerel seçimde çok net bir şekilde ortaya çıktı, Ortay acıkan bu sonucu çok iyi analiz eden ve değerlendiren siyasetçiler artık kavga dilinden ziyade sevgi dilinin hakim olması gerektiğini, Türkiye’nin var olan ve çözülmesi gereken dünya kadar sorunu varken kavga etmenin hakaret boyunu çoktan geçen söylemlerin hiç kimseye en ufak bir katlı sağlamayacağını da çok büyük bir seçmen kitlesi zaten kabul etmiş bulunuyor.

Siyasi partilerin genel merkezleri varlıklarını devam ettirebilmek adına elbette politika geliştirecekler, ancak bu politikaları geliştirirken vatandaşın kaşlarının çatılmasına değil, keyfinin gelmesini sağlayacak söylemlerin hayata geçirilmesi gerekiyor.

AK Parti 03 Kasım 2002 tarihinde iktidara geldi ve 17 yıldır da iktidarda o gün doğan bir bebek bugün 17 yaşında, o tarihte 20 yaşında olan bir genç bugün 37 yaşında, O zamanlar henüz işe başlamış bir vatandaşımız nerede ise çalışma hayatının sonuna gelecek bir noktada.

03 Kasım 2002 yılından itibaren hem dünyada hem Türkiye’de bilimde, teknolojide özellikle de iletişimde olağanüstü gelişmeler gösterdi, Artık kapalı toplumlar yok, artık kamuoyundan bilgi saklamak yok, Var olan ve sayıları her geçen gün fazlalaşan iletişim araçları dolayısı ile vatandaş istediği bilgiye saniyeler içerisinde ulaşabiliyor, kendisine sunulan bir bilginin doğruluğunu yada yanlışlığını anında birkaç ayrı noktadan araştırdıktan sonra kafasında bir kanaat oluşturuyor.

Böylesi bir dünyada ister istemez siyaset yapmanın şeklide mecburen değişiyor, İletişim araçları vesilesi ile kendisine sunulan yada sunulamayan hizmetleri dünyanın diğer ülkeleri ile yada Türkiye’nin diğer yerleşim merkezleri ile karşılaştırıyor, oy kullanırken de kararını bu bilgiler ışığında veriyor.

Demek istediğimiz seçmen artık muhalefet partilerinin ne yapamadığından çok iktidar partisinin ne yaptığı ile ilgilidir, Gelinen noktada biz önümüzdeki seçim ile birlikte iktidara gelen siyasi partilerin yada liderlerin koltuklarında öyle uzun seçim dönemleri boyunca kalabileceklerini düşünmüyoruz, Zira düne göre vatandaşın tercihleri bugün inanılmaz değişiklik gösteriyor.

Seçimlerden çok kısa bir süre önce sahaya inen ve derdini, programını halka anlatma başarısını gösteren bir lider vatandaş tarafından anında iktidara getirilebiliyor, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un durumunu yakından inceleyin, 31 Mart tarihinden önce Türkiye’nin var olan 900 civarındaki ilçe belediye başkanından birisi olan Ekrem İmamoğlu’nun kısa bir süre içerisinde halk tarafından nasıl kabul görüldüğüne bakın ve bundan sonraki siyaset için karar verin.

Seçmen kavgadan, gürültüden, tartışmadan bıktı usandı, 82 milyon nüfus bu aşamadan sonra daha iyi ekonomik şartlar, daha temiz daha yaşanabilir bir yerleşim merkezi, Dünyayı dolaşabilecek ekonomik imkan, emekli olduğunda daha rahat yaşayabileceği bir sosyal güvenlik istiyor.

Türk seçmeni iktidara gelme arzusundaki bir siyasetçiye güvendiği anda onu hemen iktidara getirmekten asla geri durmuyor, o lideri iktidar  yapıyor, şartlar ne olursa olsun arkasında duruyor, böyle bir davranış biçimi sergilerken de tek arzusu yukarıda belirttiğimiz gibi güler yüz, kucaklayıcı bir siyaset ve kendi hayatını kolaylaştıracak iyileştirmeler.

Kavga dili, kavga siyaseti dün oy getiriyordu ancak son seçim gösterdi ki seçmen artık kavgadan uzak duran, bağırıp çağırmayan siyaset ve siyasetçi istiyor, Gündemin bu kadar çabuk değiştiği bir ortamda her gün aynı söylemler ile halkın karşısına çıkmanın da artık bir karşılığı kalmadı.

Dünya değişirken yerinde sayan, kendisini değiştirmeyen, halen daha bundan 20 yıl 25 yıl öncenin şartlarında siyaset  yaparak ayakta durmaya çalışan yapıların artık bir metre bile gidecek dermanları kalmamıştır.

Kavganın, Kavga siyasetinin hiç kimseye bir faydası yok.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263