Hepimizi derin acılar içerisinde bırakan 06 Şubat tarihindeki deprem meydana gelmese o sabah 13,5 milyon nüfusun yaşadığı 10 ilimizdeki yüzbinlerce öğrenci ara verilen eğitim sonrası okullarına gidecekti.

O bölgede yaşayan yüzbinlerce vatandaşımız sabah işlerine gitmek için evden çıkacak ve akşam dönek üzere ev halkı ile vedalaşacaktı.

Deprem bölgesinden başka bölgelere seyahat etmek için uçak saatini, otobüs saatini, tren saatini bekleyen on binlerce vatandaşımız son sürat hazırlık yapıyordu.

Sabah 04.47’de meydana gelen deprem felaketi tüm anlatmaya çalıştığımız ve daha yüzlercesini unuttuğumuz programların tamamını yarıda bıraktı.

O günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı, yarım kalan hayatlar, gerçekleşmeyen programlar, enkaz altında kalanları bekleyenlerin çektikleri acı Pazar gecesini pazartesi sabahına bağlayan günü hepimize haram etti.

Saatler geçip felaketin boyutları ortaya çıkınca ilan edilen “Milli yas” sonrası hepimiz yasa büründük, zaman zaman ağladık, zaman zaman gözyaşlarımızı içimize akıttık, kapkara günler içerisinde kaldık.

Milli yasın ilan edilmesi ile birlikte deprem felaketine uğrayanlar-uğramayanlar diye ayırım yapmadan hepimiz “onlar orada ağlarken bize burada gülmek yakışmaz” diyerek en azından acılara ortak olmaya çalıştık.

O gün bu gündür

-Caddelerde yüzü gülen birisini gördüğümüzde bozuluyoruz.

-Sokaklarda yüksek ses ile konuşanları” yastayız sessiz olun” diye ikaz ediyoruz.

-Eğlence yerlerinin kapısından bile geçmiyoruz.

-Akşam çay içtiğimiz mekanların “Onlar soğukta can derdine düşmüşken bize sıcak çay içmek yakışmaz” diyerek kapılarını açmıyoruz.

-zorunluk olmadıkça evimizin işyerimizin dışına bile çıkmıyoruz.

-Depremin meydana geldiği günden itibaren televizyonlarda bir tek sinema filmi bile izlemiyoruz.

-Kalabalık toplantılara elden geldiğince katılmıyoruz.

-Kendimizi deprem bölgelerinde felaketten etkilenen kardeşlerimizin yerine koyduğumuz andan itibaren yediğimiz yemek, içtiğimiz su boğazımızda düğümlenip kalıyor.

Ülkemizin bir bölgesinde meydana gelen ancak 85 milyonun tamamını etkileyen depremin bizi sarıp sarmalayan travmasının üzerinden nasıl geleceğimizi şu an itibarı ile kesinlikle bilmiyoruz.

O bölgedeki kardeşlerimizin bundan sonraki hayatlarını en azından daha rahat geçirmeleri adına yapılacak çalışmaların tamamlandığı tam anlamı ile hissedeceğimiz ana kadar da yastan kurtulacağımızı sanmıyoruz.

O yüzdendir deprem felaketinden etkilenen sayısının sadece bölgede yaşayan 13, 5 milyonun değil sınırlarımız içerisinde yaşayan 85 milyon olduğunu sürekli belirtmemiz.

Gerçekten işimiz çok zor.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner266

banner263